Bakan Tekin’in, eğitim emekçilerinin eylemlerine karşı “Gerekli adli ve idari mekanizmaları işleteceğiz” sözlerini bir “cadı avı” olarak nitelendiren Tülübaşlı, esas yargılanması gerekenin eğitimdeki adaletsizlikler olduğunu dile getirdi.
“Gerçek Sorunları Görmezden Gelmeyin!”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın, eğitimde yaşanan temel sorunlara çözüm üretmek yerine öğretmenleri ve eğitim emekçilerini baskı altına almaya çalıştığını söyleyen Tülübaşlı, şu soruları yöneltti:
- ÇEDES Projesi kapsamında öğretmen olmayan kişilerin derslere girmesi eğitim hakkını ihlal etmiyor mu?
- 600 binden fazla çocuğun eğitim dışında kalması, eğitime erişim hakkının gasp edilmesi değil mi?
- MESEM uygulamasıyla 500 bin çocuğun işçiliğe mahkum edilmesi en büyük eğitim adaletsizliği değil mi?
- Okullara yeterli bütçe ayrılmaması, eğitim giderlerinin velilere yüklenmesi, eğitim hakkını zedelemiyor mu?
- Deprem bölgelerinde hala eğitimine devam edemeyen çocukların durumu neden göz ardı ediliyor?
- Ücretsiz okul yemeği projesinin hayata geçirilmemesi nedeniyle, okullarda aç kalan öğrencilerin sorumluluğunu kim üstlenecek?
Tülübaşlı, bu sorulara yanıt verilmeden, eğitim emekçilerine yönelik baskı ve tehditlerin kabul edilemeyeceğini vurguladı.
“Eğitim Emekçilerinin Mücadelesi Engellenemez!”
Eğitim-İş olarak, eğitimcilerin sendikal haklarını savunmaya devam edeceklerini belirten Tülübaşlı, “Eğitim emekçileri, öğrencilerinin laik, çağdaş, bilimsel ve kamusal eğitim alması için mücadele etmektedir. Bu mücadele, baskılarla engellenemez!” dedi. Eğitim emekçilerinin yalnızca kendi haklarını değil, aynı zamanda tüm çocukların eğitim hakkını savunduğunu vurgulayan Tülübaşlı, Eğitim-İş olarak geri adım atmayacaklarını ifade etti.
Eğitim emekçilerine yönelik tehditlere karşı mücadeleyi sürdüreceklerini belirten Tülübaşlı, “Demokratik haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz, çocuklarımızın daha iyi bir eğitim alması için mücadele etmeye devam edeceğiz!” diyerek açıklamasını noktaladı.