Kârlılık Sıfır Noktasına Geldi
Sektörün büyük ölçüde ihracata dayalı çalıştığını vurgulayan Sarı, döviz kurunun enflasyonun gerisinde kalmasının rekabet gücünü zayıflattığını ifade etti. “Makine sektörü cirosal olarak büyümesini sürdürse de kârlılık açısından neredeyse sıfır noktasına geldi. Maliyet artışlarını müşterilerimize yansıtamıyoruz, çünkü rekabet koşulları buna izin vermiyor. Ancak istihdamı ve müşteri sadakatini korumak için bu stratejiye devam ediyoruz” dedi.
Çinli Firmalar Büyük Baskı Oluşturuyor
Dünya ekonomisindeki durgunluğun Türkiye’yi de olumsuz etkilediğini belirten Sarı, özellikle Çinli üreticilerin devlet destekli uzun vadeli ödeme seçenekleriyle pazarda hâkimiyet kurduğunu ifade etti. “Türkiye’de hiçbir firma TL bazında bir yıl vadeli satış yapamazken, Çinli rakipler çok uzun vadeli satışlarla büyük avantaj sağlıyor. Bu durum, Türk firmaları için ciddi bir rekabet baskısı oluşturuyor” dedi.
Savunma Sanayi Gibi Makine Sektörü de Desteklenmeli
Türkiye’nin savunma sanayisinde önemli bir büyüme sürecine girdiğini belirten Sarı, aynı stratejinin makine sektörü için de uygulanması gerektiğini vurguladı. “Büyüyen Türkiye için makine sektörü kritik öneme sahip. Savunma sanayisindeki hamlelerin benzerleri makine sektöründe de gerçekleştirilmeli. Bu, ülkemizin üretim gücünü ve küresel rekabetteki yerini güçlendirecektir” dedi.
Orta ve Yüksek Teknolojiye Yönelmek Şart
Makine sektöründe düşük teknolojiye dayalı ürünlerde rekabet etmenin giderek zorlaştığını vurgulayan Sarı, “Orta ve yüksek teknolojiye sahip ürünlerde rekabet şansımız biraz daha yüksek olsa da genel anlamda sektör baskı altında. Üreticiler olarak bu süreçte inovasyona ve katma değeri yüksek üretime daha fazla odaklanmalıyız” ifadelerini kullandı.